Yayınlanma: 18 Şubat 2023 14:50
Güncellenme: 7 Kasım 2024 11:19
Kahramanmaraş'ta 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde meydana gelen depremler, Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da hissedildi ve büyük yıkımlara yol açtı. Binlerce insan yıkılan binaların altında kalarak korkunç bir ihmal sonucunda hayatlarını kaybetti.
Bunun üzerine özellikle deprem bölgesinde oturanlar evlerinin durumu hakkında bilgi sahibi olmak için 'Bina Dayanıklılık Testi’ için başvuruda bulundu.
Depremlerin ardından bina dayanıklılık testine talepte yüzde 100'ü aşan artış kaydedildi. Bu testte detaylı bir raporun bir ay sürede çıktığı, bina başına maliyetin ise 20 bin lira seviyelerinden başladığı ifade edildi. Başta İstanbul olmak üzere fay hatları üzerinde bulunan Türkiye'nin birçok ilinde vatandaşlar depreme karşı bina dayanıklılık testi yaptırmak için firma arayışlarına girdi.
AA tarafından yapılan habere göre binasının riskli olduğunu düşünen veya depreme karşı dayanıklı olup olmadığını öğrenmek isteyen vatandaşlar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen kurum ve kuruluşlara başvurarak da bu testi yaptırabiliyor. Bakanlığın internet sitesinde, risk tespit raporu için başvurulabilecek belediyeler, meslek odaları, kamu kurumları, üniversiteler ile özel kuruluşlar ve firmalar da yer alıyor.
Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Sinan Türkkan konu ile ilgili şu ifadelere yer verdi:
‘’Mevcut proje alındıktan sonra bununla ilgili binada çalışma yapıp mevcut proje ile binanın uyumlu olup olmadığının tespitini yapıyoruz. Bu çok önemli bir konu. Çünkü resmi projeler ile binalar arasında uyumsuzluk da söz konusu olabiliyor. Bu çalışma gerçekleştirildikten sonra binada karot çalışmaları yapıyoruz. Karot çalışması sırasında betondan numune alma işlemi yapılırken mutlaka daha öncesinde donatı tespitlerinin yapılması gerekir.
Düşey ve yatay donatıları tespit edip demir olmayan beton bölgeden karot alınması gerekir. Genelde burada profesyonel ve uzman olmayan bazı ekipler kolonlardaki demirleri de keserek karot alıyor. Bu gerçekten ciddi problemlere neden oluyor. Kolonlardaki donatılar tespit edildikten sonra boşluk kalan kısımda beton numuneler alarak bunları laboratuvarda kırdırıyoruz. Binada kullanılmış betonun taşıma kapasitesini tespit ediyoruz. Daha sonra binadaki, kolonlardaki demir miktarlarını tespit ediyoruz. Bunlar bittikten sonra kırımlar yapıp donatıları da gözümüzle görüyoruz.
Yani oradaki donatı gerçekten projeye uygun mu, değil mi, düz donatı mı gibi hususları betondaki pas paylarını kaldırarak tespit ediyoruz. Daha sonra zemin etüdü yaptırıp bina ile ilgili statik analizleri gerçekleştiriyoruz. Bir vatandaş 6-7 katlı, 20 daireli bir yer için müracaat ettiğinde sonuçların alınması, statik analiz yapılması bir ay sürebilir. Böyle bir raporu hazırlamak için binanın tamamını elden geçirmek gerekiyor.
Ücret binanın büyüklüğü ve işlemlerin kapsamına bağlı olmak kaydıyla değişebilir. Bina başına test maliyeti 20 bin liradan başlıyor. Son günlerde sosyal medyada yayılan mikrotromor sistemle binaların dışarıdan inceleme yapılarak ve yukarıda belirtilen çalışmalar yapılmadan sağlamlığının tespit edildiği söyleniyor. Bu kesinlikle doğru bir bilgi değil. Alınan karotların binaya herhangi bir zararı olmaması için karot alındıktan sonra yüksek mukavemetli harçlarla bunların dolgularını yapıyoruz.
Bundan dolayı binanızda herhangi bir hasar meydana gelmesi söz konusu değil" diye konuştu. Yeni yapılan veya güçlendirilen bir depremde binanın hiç hasar almayacağına ilişkin düşüncenin yaygın olduğunu ancak bunun doğru olmadığını dile getiren Türkkan, "Olası büyük depremlerde binalar hasar alabilir. Yapısal olmayan elemanlar yani duvarlar ve kolon ile kirişin olmadığı bölgeler hasar alabilir. Bu, binanızın riskli olduğunu göstermez. Önemli olan taşıyıcı sistemde hasarın meydana gelmemesidir. Güçlendirme veya dönüşümle bunu sağlıyoruz."