
Yayınlanma: 8 Eylül 2025 11:08
Güncellenme: 4 Aralık 2025 23:37
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervlerinde, son dönemde kayda değer bir artış gözlemleniyor. Resmî verilerde görülen TCMB rezerv artışı yükselişi, özellikle brüt rezervler tarafında güçlü bir tablo çiziyor. Ancak mesele sadece “rakamların yukarı gitmesi” değil; bu rezervlerin kaynağı, kalitesi ve sürdürülebilirliği.
Finans jargonuna aşina olmayan okuyucular için açıklayalım:
Brüt rezerv: Merkez Bankası kasasında görünen toplam varlık miktarıdır.
Net rezerv ise, swap (borç alınan döviz) ve kısa vadeli yükümlülükler düşüldükten sonra kalan gerçek kullanılabilir rezervdir.
Bugün brüt rezervlerin artması olumlu bir gelişme. Ama net rezerv hâlâ kırılgan seviyelerdeyse, bu tablo sadece “kâğıt üzerindeki iyileşme” olarak kalabilir.
Son dönemdeki rezerv artışında, swap anlaşmaları ve piyasa düzenlemeleri önemli rol oynuyor. Yani rezervlerin bir bölümü aslında Merkez Bankası’nın “emanet” aldığı dövizlerden oluşuyor. Bu, gerektiğinde kullanılabilir ama kalıcı bir güç göstergesi değil. Eleştirel taraf tam da burada başlıyor: kendi ürettiğimiz döviz fazlası yerine borçlanma ve kısa vadeli girişlerle rezerv şişirmek uzun vadede sağlıklı değil.
Yine de TCMB rezerv artışlarını küçümsemek doğru olmaz. Çünkü her ne kadar geçici yöntemlerle sağlansa da, piyasalara güven vermek, TL’de istikrar sağlamak ve kısa vadede kur ataklarını frenlemek açısından rezerv artışı çok kritik. Türkiye ekonomisi için “zaman kazanmak” bile önemli bir avantaj. Doğru adımlar bu süre içinde atılırsa, bu rezerv birikimi kalıcı hale gelebilir.
Cari fazla vermek → İthalattan çok ihracatla döviz yaratmak.
Doğrudan yabancı yatırım çekmek → Sıcak paradan ziyade uzun vadeli üretim yatırımlarını ülkeye kazandırmak.
Rezerv kompozisyonunu güçlendirmek → Swap yerine altın, IMF SDR hakları ve net döviz pozisyonunu artırmak.
Para politikası güveni → Faiz ve enflasyon politikalarının öngörülebilirliği ile yabancı sermayeyi kalıcı kılmak.
TCMB rezerv artışı sevindirici ama tek başına yeterli değil. Borsada yükseliş, dövizde sakinlik için bu rezervler psikolojik bir destek sağlıyor; ancak kalıcı çözüm için üretim, yatırım ve güven odaklı politikaların devreye girmesi gerekiyor. Aksi halde, “emanet dövizle şişirilmiş rezerv” bir süre sonra piyasanın soğukkanlı bakışına takılır.