Yayınlanma: 13 Temmuz 2020 13:08
Güncellenme: 8 Kasım 2024 00:58
''Son üç yıldan beri istikrarlı bir şekilde gerek orta-yüksek gerekse yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin yaratılan katma değer içindeki payı artış gösteriyor. 2019 yılında ilk kez orta-yüksek ve yüksek teknolojinin yaratılan katma değerdeki payı yüzde 30’u geçerek yüzde 30,4 oldu. Bu artışın özellikle son yıllarda büyük bir atılım gösteren savunma ve havacılık sanayi sektörlerinden kaynaklandığı düşünülüyor. Yine sanayimizin teknoloji yoğunluklu katma değer üretiminin önünü açacak Ar-Ge’ye harcamaları 2019 yılında 9,7 milyar TL oldu. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 152 artışı ifade ediyor. Aynı dönemde Ar-Ge harcamalarının üretimden satışlara oranının da yaklaşık binde 5’ten yüzde 1’e yükseldi.''İSO 500 araştırmasında üzerinde düşünülmesi gereken veriler olduğunu belirten Bahçıvan, şunları kaydetti:
''2019 yılında yaşanan tüm olumsuzluklara karşın sanayi kuruluşlarımızın esas faaliyetlerinden elde ettikleri başarıları, yine finansman maliyetlerinin gölgesinde kaldı. 500 Büyük’ün finansman giderleri yüzde 33,4 düşüşle 63,8 milyar TL’ye inerken, finansman giderlerinin faaliyet karı içindeki payı yüzde 88,9’dan yüzde 69,3’e geriledi. Yine kaynak yapısındaki toplam borçların payındaki son beş yıldır dikkat çeken bozulma, 2019’da da devam etti. Toplam borçların payı 1,4 puan daha artarak yüzde 68,4’e yükselirken, öz kaynakların payı ise yüzde 31,6’ya geriledi. İSO 500’ün kaynak yapısındaki çarpıklığın en yüksek seviyelere ulaştığını hatırlatmakta ve bu oranların dünya ortalamalarının üstünde olduğunu vurgulamakta yarar var. Bu borç ve finansal yük altında sanayicinin bugün en büyük avantajı; faizlerin düşük seviyede seyretmesidir. İSO 500’ün temel göstergeleri de göstermektedir ki sanayici kazandıklarıyla borç kapatamıyor. Borçla yaşamak zorunda. Bu borcu çevirebilmek adına düşük faizlere ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle yüksek faizle mücadeleyi hiç hafife almamalıyız.''