Uluslararası Para Fonu IMF’den Dünya Ekonomisi Yorumu

Uluslararası Para Fonu (IMF), dünya ekonomisindeki ayrışmanın küresel üretimin yüzde 0,2 ila yüzde 7'sine mal olabileceğini ifade etti.

Uluslararası Para Fonu’nun yer verdiği "Jeoekonomik Ayrışma ve Çok Taraflılığın Geleceği" başlıklı raporda, yıllardır süren küresel ekonomik entegrasyondaki artışın sonrasında dünya ekonomisinin ayrışma riskiyle karşı karşıya olduğunun altı çizildi.

2008-2009 yılları arasında küresel finansal krizle beraber yaşanan toparlanmayı Brexit, ABD ve Çin arasındaki ticaret gerilimleri ile artan sayıda askeri çatışmanın izlediğine yer verilen raporda, kriz sonrası dönemde küresel mal ve sermaye akışlarında bir dengelenme ve ticaret kısıtlamalarında bir artış görüldüğü kaydedildi.

Yayımlanan raporda, pandemi ve Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaşın uluslararası ilişkileri daha da test ettiği ve küreselleşmenin faydalarına dair şüpheleri artırdığı ifade edildi.

Ticaret bağlarının derinleşmesinin küresel yoksulluğun büyük ölçüde azalmasını sağladığına yer verilen raporda, gelişmiş ekonomilerdeki düşük gelirli tüketicilere ise daha düşük fiyatlar aracılığıyla fayda sağlandığı kaydedildi.

"Jeoekonomik Ayrışma ve Çok Taraflılığın Geleceği" başlıklı raporda, ticari ilişkilerin zayıflamasından en çok düşük gelirli ülkelerin ve gelişmiş ülkelerdeki dar gelirli tüketicilerin etkileneceği belirtildi.

Azalan sermaye akışlarının doğrudan yabancı yatırımı azaltacağı, uluslararası işbirliğindeki bir düşüşün de hayati önem taşıyan küresel kamu mallarının sağlanmasına yönelik riskler oluşturacağı rapora eklendi.

Teknolojik ayrışmanın da kaybı önemli ölçüde artırabileceğinin altı çizilirken, teknolojideki ayrışmanın eklenmesiyle bazı ülkelerde üretimdeki kaybın yüzde 8 ila yüzde 12'ye ulaşabileceğine yer verildi.

Daha az uluslararası risk paylaşımıyla küresel ekonomik ayrışmanın daha yüksek makroekonomik oynaklığa, daha şiddetli krizlere ve ulusal tamponlar üzerinde daha büyük baskılara yol açabileceği vurgulanan raporda, ayrıca küresel toplumun krizdeki ülkeleri destekleme kabiliyetini zayıflatabileceği ve gelecekteki borç krizlerinin çözümünü zorlaştırabileceği ifade edildi.