Yayınlanma: 14 Mayıs 2020 12:54
Güncellenme: 22 Kasım 2024 23:36
''Türkiye, jeopolitik konumu itibarıyla avantajlı bir konumda yer alıyor. Korona sonrası süreçte, dünya riskleri dağıtmanın ne kadar önemli olduğunu anladı. Çin’e bağımlılığın, kriz yönetiminde tüm yumurtaları aynı sepete koymakla aynı anlama geldiğini gördü. Ayrıca kriz bitse bile psikolojik etkilerinin tam olarak sona ermesi ve üretim-ticaret algısının normalleşmesi zaman alacaktır.''Salgın sonrası dönemde, artık Türkiye'nin en iyi tedarik noktası olacağını düşünen Kaan, şunları söyledi:
"En fazla ihracat yaptığımız ülkelerde (Almanya, Irak, İngiltere, İtalya, ABD) üretimde yaşanacak kayıplar, yeni siparişlerin ithalat ile kompanse edilmesinin önünü açacaktır. Çin’in ekonomik toparlanma sürecine rağmen sosyal algının uzun vadede değişmeyecek olması Türkiye’yi düşük maliyetli yeni üretici olarak görme eğilimini artıracaktır. Çin, toparlanma sürecinde hızlı üretim ve stok ile fiyat kırma politikasına giderse bu kez ithalatta bağımlı olduğumuz girdi üzerinden yeni bir üretim politikasına gitmemiz mecburi olacaktır. Ayrıca düşük fiyattan piyasaya girecek Çin mamulleri ile rekabet edebilmek için ölçek büyüklüğünün yüksek oranda üretime hazır olması gerekecektir. Bilhassa gıda sektöründe yaşanacak talep artışında Türkiye’nin Çin’e nazaran dünya tüketim algısındaki olumlu imajını bu noktada iyi değerlendirmek gerekiyor."
''Türkiye ekonomisinin lokomotif unsuru KOBİ'lerimiz istihdamın, üretimin ve dış̧ ticaretin taşıyıcı unsurlarıdır. Mikro ve küçük işletmeler Anadolu’da mekansal manada çok sıkıntılı durumdadırlar. KOBİ’lerimiz genelde 30, 50, 80 ve 100 metrekare büyüklüğündeki dükkanlarda çalışmalarını sürdürüyor. KOBİ’lerin büyümesinin birincil şartı mekansal düzenlemedir. Türkiye’de küçük sanayi siteleri ve Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) var. Ancak burada, bu küçük sanayi sitelerindeki işletmelerin OSB’lere geçişini kolaylaştıracak bir KOBİ yapılandırma üslerinin inşa edilmesi gerekiyor."Proje hakkında teknik bilgiler de veren Oktay Dede, projenin kapsamını şu sözlerle anlattı:
"İlk tesisimizi Tekirdağ’da açtık. Şu an İstanbul Hadımköy’de ikinci prototipin inşasına başlandı. Biz bu projemize “MÜSİAD Üretim ve Yatırım Üsleri” projesi ismini verdik. İlgili Bakanlıklar ve kamu kuruluşlarından da izin ve desteklerimizi aldık. Yakın süreçte tüm ülke genelinde projelerimizi hayata geçiriyor olacağız. Proje kapsamında lojistik sisteminde sanitasyon kökenli tıkanmaların önüne geçilmesi amacıyla hem lojistik merkezi hem de dışarıdan gelen ekipler için konaklama tesislerinin kurulması planlandı. Ayrıca, 14 günlük karantinalar da dahil olmak üzere her türlü izolasyonun sağlık tedbirleri alınmış konuk evlerinde sağlanacağı bir üretim ve taşıma hattı da kurgulandı. Site içinde kurulan gümrüklü antrepo ile ihracat işlemleri kolay ve hızlı hale gelecek. Ek olarak paketleme ve yükleme sırasında maksimum ürün güvenliği ve sanitasyon uygulanabilecek. Ayrıca ticarette güvenilirlik ve itibar yönetimin sağlanması amacıyla sipariş sahibi firmaların bağlı oldukları ülkelerden gelecek denetçiler tarafından işlemler sanitasyon ve sair denetimler için de açık olacak.''