Yayınlanma: 8 Nisan 2023 21:15
Güncellenme: 7 Kasım 2024 19:26
Tahvil getirilerini aşağı çeken ve daha geniş hisse senedi endeksleri üzerinde etkili olan büyüme ve teknoloji hisselerini destekleyen bu bahisler sonucunda S&P 500 2023 yılında %6,9 değer kazandı.
Ancak Merkez Bankası'nın daha kısıtlayıcı faiz görünümü, borçlanma maliyetlerinin 2023'e kadar mevcut seviyelerde kalacağını öngörüyor. Önümüzdeki hafta açıklanacak enflasyon verileri, Merkez Bankası'nın son bir yıldaki agresif faiz artışlarına rağmen tüketici fiyatlarında güçlü bir artış olduğunu gösterirse, bu görüş daha da destek bulabilir.
Yatırımcılar, faiz oranlarını Federal Rezerv'in bulunduğu yere daha yakın fiyatlamaya başlayabilir ve bu da varlık fiyatlarını potansiyel olarak baskı altına alabilir. Fed politika yapıcılarının çoğunun 2024 yılına kadar herhangi bir faiz indirimi beklemediğini gösteren projeksiyonlarına rağmen, vadeli işlem piyasalarındaki fiyatlama, yatırımcıların bu yılın ilerleyen dönemlerinde merkez bankasının gevşemesinin Fed fon oranını yılsonuna kadar %4,75'ten %4,3 civarına düşüreceğine dair bahis oynadıklarını gösteriyor. Finansal piyasalar ve Federal Rezerv arasındaki bu görüş ayrılığı yatırımcıları ve stratejistleri belirsizliğe itti.
LPL Research'teki stratejistler, "finansal piyasalar ve Federal Rezerv'in iki farklı oyun kitabından okuduğunu" belirtti. Daha güvercin bir Federal Rezerv'e yönelik bahisler teknoloji ve büyüme hisselerini artırdı ve S&P 500 teknoloji sektörü 8 Mart'tan bu yana %6,7 artarak genel endeksin bu dönemdeki kazancının iki katından fazlasını elde etti.
Tüketici fiyat endeksinin 12 Nisan'da açıklanacak Mart ayı verilerine göre bir önceki aya göre %6'dan %5,2'lik bir artış göstermesi bekleniyor. Önümüzdeki hafta JPMorgan ve Citigroup gibi büyük bankalarla başlayacak olan ilk çeyrek kazançları da yakından izlenecek. Bazı yatırımcılar için, Federal Rezerv'in bankacılık sistemini istikrara kavuşturmak için yaptığı son müdahaleler, hisse senetlerinin çok düşmesi halinde merkez bankasının harekete geçeceği beklentisiyle "Fed-put" umutlarını canlandırmış olabilir. Ancak, bir resesyon Federal Rezerv'i faizleri daha erken düşürmeye zorlasa bile hisse senedi fiyatları üzerinde baskı yaratabilir.