Yayınlanma: 24 Ocak 2023 18:19
Güncellenme: 22 Kasım 2024 11:14
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında gündemle ilgili değerlendirmeler kaydetti.
Kılıçdaroğlu, İsveç’te Kur-an’ı Kerim'in yakılmasıyla ilgili, "Büyükelçiliğimizin önüne bir soytarıyı getirdiler, karanlık bir provokatör, ona bir provokasyon eylemi yaptırdılar. Kutsal kitabımızı, bizim elçilik önünde yakılması söylenmiş. Geldi, yaktı o sefil kişi. Amacının ne olduğu o kadar aşikar ki. Resmi görmek için özel bir zeka seviyesine sahip olmak gerekmiyor. 'Git provoke et' demişler. İsveç-Türkiye ilişkilerini bozmak için bu sefil kişi her türlü provokasyonu yaptı. Üzülerek ifade ediyorum, İsveç yönetimi, devlet zekasından yoksun seyretti durdu bu provokasyonu. Hiçbir şey yapmadı. Bu oyunun oynanmasına açıkça izin verdiler. O pislik, o kadar alçalmış bir adam ki iğrenme duygusundan başka bir şey hissetmiyor insan. Dolayısıyla her inanca saygılıyız, her kimliğe saygılıyız, her yaşam tarzına saygılıyız. İnançlara saygı göstermek insan olmanın bir gereğidir. Bunun da altını özenle çizmek isterim" yorumunda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylık tartışmasına istinaden, "Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) hangi olaylarda nasıl karar vereceğini hepimiz biliyoruz. Sanki biz başvuracaksak, YSK gelecek hukuka uygun, anayasaya uygun, karar verecek." ifadelerinin son günlerde gündem olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Yüksek Seçim Kurulu’na güvenmediğimi, Mısır’daki sağır sultan duydu. YSK’nin hangi olaylarda nasıl karar vereceğini hepimiz biliyoruz. Sanki biz başvuracaksak, YSK gelecek, hukuka uygun, anayasaya uygun karar verecek. Allah aşkına ya. Akıl var mantık var. İradesini saraya ipotek eden adama hakim mi denir? Hakim denmez.
Hala bunu öğrenmediniz mi? Hangi gerekçeyle bunu söylüyorsunuz? İstanbul seçimlerini ele alalım: Aynı zarfın içinde dört tane oy pusulası bulunuyor. Bu beyler oturuyorlar, karar veriyorlar. Talimat gelmiş. Nasıl İstanbul seçimlerini iptal ederiz diye. Üçü geçerli biri geçersiz. Nereden biliyorsunuz? 'Saray öyle söyledi' diyorlar. Bazıları bu kararı aldı. Ben de bu kararı alanlara şunu dedim: Bunlar, YSK’nin içindeki çetelerdir. Neden çete dedim? Yasa dışı dışı işleri yapmak için bir araya gelen kişilere çete denir.
Bu kadar basit. Şimdi diyorlar ki bu YSK değişti. Evet, değişti. Eskiden üç-dört kişi vardı en azından kalemini, iradesini, vicdanını satmayan kişiler vardı. Şimdi onları da büyük ölçüde temizlediler. Yenileri gelecek biliyorum. Hangi kararları alacaklar biliyorum. Eğer YSK’ye güvenseydik, özel olarak sandık güvenliği için çalışmazdık. Biz her sandığın güvenliğini almak zorundayız. Neden? Biz güvenmiyoruz onlara. Yargıya, YSK’ye güvenmiyoruz. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum." diye ekledi.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim tarihiyle ilgili “Yeter, söz milletindir” ifadesi hakkında ise şu değerlendirmede bulundu:
"Eyvallah. Eyvallah. Sanki 20 yıldır hiç yok da beyefendi. Şimdi ‘yeter, söz milletindir’ diyor. Kazanmak için bütün ama bütün tuşlara basmış durumda. ‘Nasıl kazanacağım?’ diyor. Her şey, her şey. Ne geliyorsa aklına onu yapıyor. Atıyor, tutuyor. Her şeyi söylüyor. Acizliğinden şehit Menderes’i bile malzeme yapmaktan çekinmiyor. Bak Erdoğan, bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. Bu konuda haklısın. Yeter, söz milletindir. İlk kez doğru bir şey söyledin. Yeter, söz milletindir. Ey Erdoğan, yeterse senin saraylarına yeter. Yeterse senin çocuklarının milyar dolarlık vakıflarına yeter. Yeterse senin beşli çetelerine yeter. Yeterse senin mafya babalarına yeter. Yeterse senin uyuşturucu baronlarına yeter.
Yeterse senin pudra şekercilerine yeter. Yeterse Sinan Ateş’i öldürttüğünüz torbacılara yeter. Yeterse her türlü pisliği ülkemize sokan fotoromanına yeter. Yeterse ülkeye soktuğun milyonlarca kaçağa yeter. Yeterse senin o kadınlara küfreden diline yeter. Yeterse gençlere kan ağlatan torpillerine yeter. Hırsızlıklara yeter. Çakallara yeter. SADAT’a yeter. Paramiliterlere yeter. Evet, yeter, söz milletindir."